İnsanın iki kapısı vardır bence. Biri kendine doğru açılan “İÇ KAPI ”, diğeri ise Dünya’ya doğru açılan “DIŞ KAPI”…
Bu iki kapıyı incelemeden önce, çağımızda insanoğlunun yaşadığı karmaşaya bir göz atmak yerinde olacak sanırım. Günümüz bireyi sürekli tüketme ihtiyacı taşıyor. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar, onu “her şeyi ve hemen” elde etmeye zorluyor. Ancak, giderek ağırlaşan hayat şartları da, insanı süratle mutsuzluğa doğru itiyor.
İşte, teknolojinin tüm desteğine karşın yine de insan özünde bir bunalım yaşıyor. Fakirlik çekenler derin bir ıstıraba gömülürken, zenginliğin zirvesindekiler de değişik tatmin arayışlarına gidiyor. Her iki durum da insanları kabuğuna çekilmeye zorluyor. Hâlbuki kişiye yön verecek samimi bir dostun olması durumunda sorunlar daha hafif atlatılabilir. Bu dostunuz size rehber olup, sıkıntılarınızla yüzleşmenize yardımcı olur. Ne yapın edin, hayatta dertlerinizi paylaşacağınız bir kimse olsun.
Peki, sorunlarımızı paylaşacağımız bir dost yanımızda olmadığı zaman ne yapacağız? Kalabalıklar içinde gözüken insan, çoğu zaman kendinle yalnız kalamıyor. Aslında, kendimizi de tanımak, hesaplaşmak ve yaralarımızı sarmak zorundayız. Genellikle içimizde şu “üçlü karmaşayı” yaşarız.
“Geçmiş – Şimdi – Gelecek.” Geçmişteki hatalar, acılar ve kayıplar bizde pişmanlıklar yaratır. Onların derin yaralarını bir türlü silemez, iç bedenimize baskı yaparız. Yine gelecekte olabilecek hastalık ve işini kaybetme endişeleri de bizi strese sokar. Ancak, geçmişi düzeltemeyiz, geleceği ise bilemeyiz. O halde doğru olan, “şimdi” ye odaklanmaktır, çünkü o elimizdedir.
“Şimdi” ye odaklanmak konusunda, meşhur Alman spiritüel danışman Eckhart Tolle şöyle der : “Sizin geçmiş olarak düşündüğünüz şey eski bir Şimdi’nin zihinde depolanmış anısıdır. Siz geçmişi hatırladığınızda, bir anıyı yeniden canlandırır ve bunu şimdi yaparsınız. Gelecek ise hayal edilen bir Şimdi’dir. Gelecek geldiğinde, Şimdi olarak gelir.” *
Büyük düşünür Mevlana da “Şimdi” konusuna özel önem verir ve “Dün dündü dünde kaldı cancağazım, bugün ise yeni şeyler söylemek lazım” der. Evet, her şey şu anki zaman üzerinde yoğunlaşıyor. Zaten, çağımızın büyülü kelimesi İnovasyon Mevlana’nın yukarıdaki sözünde mevcuttur. İnsanoğlu geleceğe hakim olmak için “bugün yeni şeyler üretmelidir”.
Şimdi gelelim şu Kapılar meselesine. Yukarıda bahsedilen “şimdi” kavramında insan, öncelikle kendi içine dönük kapıları açmakla işe başlamalıdır. Yani, kendiyle tanışmak ve “ruhuyla baş başa kalmak” zorundadır. Modern çağda insan günü kovalamaktan ruhunu neredeyse unutmuştur. Bir Meksika Efsanesi konuyu daha iyi açıklayacaktır. Yabancı bir gezgin, yaşlı bir yerli rehber eşliğinde ormanda ilerliyormuş. Bir süre sonra konvoy durmuş, yaşlı rehber yarım saat kadar yerinden kalkmadan ve konuşmadan öylece oturmuş. Daha sonra tekrar yürümeye başlayınca, yabancı gezgin yaşlı rehbere bu durma nedenini sormuş. Aldığı cevap ise çok anlamlıdır: “Ormanda o kadar hızlı gidiyorduk ki ruhumuz geride kalmıştı. Ben de oturup ruhumuzun bize yetişmesini bekledim.”
Evet, günümüzde “her şeyi hızla yapmak ve her şeye sahip olmak” adına Ruhumuzu ihmal ediyor, strese giriyor ve sonunda ruhumuzu paslandırıyoruz. Aslında özgürlüğümüzü yitiriyoruz.
Yaşadığımız sıkıntılar ne olursa olsun, fırsat bulup içimizdeki sessizliği dinlemeliyiz. Hepimizin içinde, bir köşelerde zenginlik var. Marifet onu bulup yüzeye çıkarmaktadır. Tıpkı dikenlerin arasından gülü koklamak gibi. İşte yukarıda sözünü ettiğimiz “İç Kapı” budur. Gelin, kapınızı içinize doğru açın, kendinizi dinleyin. Göreceksiniz, daha huzurlu olacaksınız.
Amerikalı ünlü spiritüel filizof ve terapist Bradford Keeney, yüreğimize açacağımız bu kapı için “İçinde bir fitil var, ruhunun ışığı olmayı bekliyor. O iç alev pırıl pırıl yandığı zaman, hayatında muhteşem bir uyanış hissedeceksin” diyor.
Ya “Dış kapı” ne oluyor acaba? Bazen hayat bizi öyle savuruyor ki, çaresizlikle kabuğumuza çekiliyoruz. Bize el uzatan yakınlarımıza bile açılmayıp, adeta ruhumuzun kontak anahtarını kapatıyoruz. Hâlbuki dışarıda hayat var, yani çözüm var. Sorunlarınızı çözmek için yardım isteyin, farklı bakış açıları geliştirin. Okuyun, araştırın ve iletişimi hiç bırakmayın. Unutmayın, sizin dış kapınızın hemen ardında bir arkadaş, bir dost bekliyor olabilir.
Gün geçtikçe daha karmaşık olan modern dünyada; beyninizi, ruhunuzu ve bedeninizi korumak üzere, “İç ve Dış Kapılarınızı” kapatmayınız !
*Eckhart Tolle – Şimdi’nin Gücü – Akaşa Yayınları-İstanbul 2018- S: 70