Bugün pazar,
Kulak kabartıp içimdeki dürtüye
Ve savrulup
Tatlı bir keşfin umuduyla
Konuverdim kuş gibi İznik’e.
Uykudan uyandırdım merakla
Bu sessiz çocuğunu Bizans’ın.
Kıvrım kıvrım sonbahar renklerini
Bir tabloda izlercesine
Keşfimin sırrını gizlercesine,
Koşuverdim açılmış kollarına yolumu gözleyen İznik gölüne.
Buyur dedi ama
Tutsak etti gözlerimi
Uzun ufukların derinliği,
Mavi yeşil ötesi suların büyüsü.
Uğultular geliyor Bazilikadan
Bizans’ın esintileri sanki.
Hâlâ var mıdır acaba
Bitmez tükenmez saray entrikası.
Dalıp aradım derinliğinde gölün,
Merak ettim
İncil ve Mesih tartışmalarını Konsilin.
Hayal ettim,
Konstantin’in sonsuz çabalarını.
İznik, zor şehir hem de gizemli
Saklamış çinilerde tüm tarihi
Altın bir çeyizde özenle.
İznik, adeta bir tarih üssü
El atsanız her dönemin tozuna
Yayılır bir tuhaf tütsü,
Siner üstünüze Roma, Bizans,
Selçuklu ve Osmanlı süsü.
Ama çaresiz, çıktım bu rüyadan
Döndüm yine sonbaharına
Söz verdim İznik’e tekrarına,
Yeni keşiflere.
Fazıl Alasya / 05 Kasım 2019